TYANA'LI APOLLONİUS
Bu bilgiler toplumun şu an sorgulamadan inandığı biçimde paylaşılmıştır. Ve bu adamın gerçekte yaşamış biri olup olmadığını Rabbimiz daha iyi bilir.
Bazı kesimler Hz. İsa’nın hayatının Apollonius’tan kopya çekildiğini ileri sürmekte iken, bazıları Apollonius’un hayatının Hz. İsa’ya olan nefreti yüzünden onu Apollonius olarak gösterip gerçekte yaşamadığını iddia etmek için Julia Donma tarafından Flavius’a kurgulattığını iddia etmektedir. Ben ise diyorum ki, selam olsun gerçeklere, zira onlar bizim söylemlerimizle gerçekliklerini kaybetmeyecek kadar gerçektirler. Yalnızca biz algılarımız ve bilgimiz dahilinde konuşuruz. Biz zaten sadece konuşuruz. İçimizden yalnızca bazıları gerçeği arzuları nedeniyle inkar etmeyecek kadar cesurdur. Geri kalanlar ise yaşamak istedikleri gibi yaşamak için, inanmak istediklerine inanır.
Resim
Doğum ve Ölüm Yılları: M.Ö 5, M.S 95
Roma İmparatorluğunun Kapadokya ilindeki Tuvana (Kemerhisar) kentinde doğmuştur Pagan Apollonius.
Apollon Mezopotamya, Kafkaslar, İran, Hindistan, Afrika, Avrupa ve Roma’yı gezmiş, bir filozof olarak da düşüncelerini aktarmıştır.
Roma İmparatoru Alessandro Severo’nun evinde bulunan koruyucu tanrılar arasında Hz. İbrahim, Hz. İsa ve Orfeus ile birlikte yer edinmiştir.
İ.S 217-220: İmparatoriçe Julia Donma ünlü yazar Flavius’a yazdırdığı kitapta Apollonius’un “İnsan suretindeki tanrı” olduğunu, onun varlıklı ve kültürlü bir ailenin çocuğu olduğunu, iyi bir eğitim aldığını, Apollonius’un mucizevi işleri, şifaları ve büyülerini yazdırıyor. Yani doğduğunda “Tanrı’nın oğlu” denilen Apollonius babasızdır ve Apollo’nun oğlu olarak bilinmektedir.
Hakkında özelikle de 20. yüzyılda yüzlerce kitap yazılmış, bu kitaplarda onun Hristiyanlığın kurucusu olduğu belirtilmiştir.
Apollonius’un hayatının 1501’de yayımlanması ile Kilise hemen bunu yasaklatıyor.
Kilise’nin Apollonius hakkında söyleyebildiği tek şey onun tehlikeli bir Okültist olduğu, Hz. İsa’dan üstün olmadığıdır.
Katolik Kilisesi Apollonius’un Demonoloy (Cin ilmi) ile uğraşan bir büyücü olduğunu dile getirmiştir. Exorcism (Cin kovma) paganlara has bir şifa tekniğiydi. Bu gün buna Ruhsal Terapi gibi isimler verilmiştir.
16 yaşında oradan Aziz Paul’un şehri Tarsus’a geçerek Pisagor’un okulunda okumuş, yenipisagorculuğun en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Hz. İsa ile aynı dönemde yaşamış olan Apollon, tarihin ilk vejetaryeni olarak kabul edilmektedir.
16. Yüzyılda Apollonius’un hayatı ile eserleri Arap bilim adamları neticesiyle Batı’da yeniden tanıtılıp gündeme gelmişti. Apollonius’un Araplar arasında yaşayıp Ballianus olarak bilindiği Razi ve İbn-i Hayyan’ın kitaplarında anlatılmıştır.
Asım Tanış: ''Tyanalı Apollon 2000 yıl öncesinden insanların deli dana gibi hastalıklar nedeniyle kendi kendine yok etme noktasına geleceğini, doğal beslenmenin sağlığın ilk şartı olduğunu görmüş ve bunu eserlerinde anlatmış. Apollon, günümüze dek yansıyan eserlerinde yer verdiği görüşlerinde, 'Toprak insanların süt annesidir, besleyicisidir. Buna rağmen insanlar toprağın çığlıklarını duymamış gibi giysi ve besin elde etmek için hayvanlara karşı kılıçlarını bilemektedir. Elimi kana bulasaydım, ne denli bir yanlış yapardım bilemezsiniz. Öyle yapsaydım Tanrı'nın sesi beni arı olmayan bir yaratık gibi bırakır giderdi' demiş. Bu nedenle Apollon beynin çalışmasını yavaşlattığı gerekçesiyle etle beslenmemiş. Et yerine tahıl,sebze ve meyve yemeyi tercih etmiş. Apollon kendisine ağırlayan krallardan kendisine ekmek, kuru meyve ve kendi kendine yetişen yabani sebzeler vermelerini istemiş. Vejetaryenliği o kadar ileriymiş ki hayvan derisinden yapılan ayakkabıları ve giysileri giymiyor, kendisine söğüt dallarından ayakkabılar örüyor, keten giysiler giyiyormuş. Bunlarla örtünüp, yatıldığında insanın uykusunun da arı gibi saf, görülen düşlerin de kendisi gibi yaşayan birisi için gerçeğe daha yakın olacağını savunmuş.''
Aytunç Altındal: “İsa’nın hayatında anlatılanlar Apolloniusun hayatından alınan epizotlar yani Tyanalı Apolloniusun hayattayken yaptıklarını İsa yapmış gibi almışlar. Kimler almış İsa’nın ölümünden yüzyıllar sonra Yani 325 yılında yani İstanbul’u kuran İmparator Kostantinin emriyle yapılan düzeltmelerden ibarettir. Kuran’ı Kerim’de okuduğumuz zaman çok doğru bir olay vardır. Diyor ki İsa’yı çarmıha germediler ona benzeyen birini çarmıhta öldürdüler. İsa’ya benzemeyen birisi çarmıhta öldürüldüyse İsa ölmedi. Bize göre İsa peygamber, ama Hıristiyanlara göre tanrı. Hıristiyanlar için İsa gelmiştir çarmıha gerilerek öldürülmüştür, üç gün sonra dirilmiştir, dirildiği içindir ki Hıristiyanlık vardır. İslam dininde insanoğlunun tanrı olması mümkün değildir. Dolayısıyla aramızda böylesine derin ayrım var. Onlar başka bir olaya inanıyorlar, biz başka bir olaya bağlıyız. İnançla imam iki farklı olaydır. İnançlı insanlar vardır, Apollonius inançlı bir insandır. Onun kafasındaki tek tanrı bizim kafamızdaki tek tanrıya uymaya bilir. Ama tek tanrıcı bir insandır. Apollonius inançlı ama imamsız bir adamdı. Felsefesi itibariyle de inançlılığı savunuyordu”
Ömer Fethi Gürer: “Tyanalı Appolon ile ilgili beslenme üzerine bir Meslek Yüksek okulu burada kurulmalıdır. Tyana antik kentinden farklı yerlere götürülen tarihi eserler tekrar Kemerhisar’a getirilerek Tyanalı Appolon Açık Hava müzesi kurulmalıdır. Tyanalı Appolon yazıları ve kitaplarının da yer alacağı Tyanallı Appolon Kültür evi açılmalıdır. Tyanalı Appolon paneli gelecek yıllarda Tyanallı Appolon felsefe şöleni olarak kutlanmalıdır. Tyanallı Appolon yanında Niğde her köyü, kasabası ilçesi tarihi derinliği ve zenginliği bulunmaktadır. Niğde gerçek anlamda Kapadokya krallığının başkentidir. Torosların Mezopotamya’ya kadar uzanan geçiş kapısıdır. Farklı uygarlıklarında merkezi olmuştur. Bölge tarihi değerleri gibi yetiştirdiği önemli isimleri ile de gündeme taşınmalıdır.”
Bu bilgiler toplumun şu an sorgulamadan inandığı biçimde paylaşılmıştır. Ve bu adamın gerçekte yaşamış biri olup olmadığını Rabbimiz daha iyi bilir.
Bazı kesimler Hz. İsa’nın hayatının Apollonius’tan kopya çekildiğini ileri sürmekte iken, bazıları Apollonius’un hayatının Hz. İsa’ya olan nefreti yüzünden onu Apollonius olarak gösterip gerçekte yaşamadığını iddia etmek için Julia Donma tarafından Flavius’a kurgulattığını iddia etmektedir. Ben ise diyorum ki, selam olsun gerçeklere, zira onlar bizim söylemlerimizle gerçekliklerini kaybetmeyecek kadar gerçektirler. Yalnızca biz algılarımız ve bilgimiz dahilinde konuşuruz. Biz zaten sadece konuşuruz. İçimizden yalnızca bazıları gerçeği arzuları nedeniyle inkar etmeyecek kadar cesurdur. Geri kalanlar ise yaşamak istedikleri gibi yaşamak için, inanmak istediklerine inanır.
Resim
Doğum ve Ölüm Yılları: M.Ö 5, M.S 95
Roma İmparatorluğunun Kapadokya ilindeki Tuvana (Kemerhisar) kentinde doğmuştur Pagan Apollonius.
Apollon Mezopotamya, Kafkaslar, İran, Hindistan, Afrika, Avrupa ve Roma’yı gezmiş, bir filozof olarak da düşüncelerini aktarmıştır.
Roma İmparatoru Alessandro Severo’nun evinde bulunan koruyucu tanrılar arasında Hz. İbrahim, Hz. İsa ve Orfeus ile birlikte yer edinmiştir.
İ.S 217-220: İmparatoriçe Julia Donma ünlü yazar Flavius’a yazdırdığı kitapta Apollonius’un “İnsan suretindeki tanrı” olduğunu, onun varlıklı ve kültürlü bir ailenin çocuğu olduğunu, iyi bir eğitim aldığını, Apollonius’un mucizevi işleri, şifaları ve büyülerini yazdırıyor. Yani doğduğunda “Tanrı’nın oğlu” denilen Apollonius babasızdır ve Apollo’nun oğlu olarak bilinmektedir.
Hakkında özelikle de 20. yüzyılda yüzlerce kitap yazılmış, bu kitaplarda onun Hristiyanlığın kurucusu olduğu belirtilmiştir.
Apollonius’un hayatının 1501’de yayımlanması ile Kilise hemen bunu yasaklatıyor.
Kilise’nin Apollonius hakkında söyleyebildiği tek şey onun tehlikeli bir Okültist olduğu, Hz. İsa’dan üstün olmadığıdır.
Katolik Kilisesi Apollonius’un Demonoloy (Cin ilmi) ile uğraşan bir büyücü olduğunu dile getirmiştir. Exorcism (Cin kovma) paganlara has bir şifa tekniğiydi. Bu gün buna Ruhsal Terapi gibi isimler verilmiştir.
16 yaşında oradan Aziz Paul’un şehri Tarsus’a geçerek Pisagor’un okulunda okumuş, yenipisagorculuğun en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Hz. İsa ile aynı dönemde yaşamış olan Apollon, tarihin ilk vejetaryeni olarak kabul edilmektedir.
16. Yüzyılda Apollonius’un hayatı ile eserleri Arap bilim adamları neticesiyle Batı’da yeniden tanıtılıp gündeme gelmişti. Apollonius’un Araplar arasında yaşayıp Ballianus olarak bilindiği Razi ve İbn-i Hayyan’ın kitaplarında anlatılmıştır.
Asım Tanış: ''Tyanalı Apollon 2000 yıl öncesinden insanların deli dana gibi hastalıklar nedeniyle kendi kendine yok etme noktasına geleceğini, doğal beslenmenin sağlığın ilk şartı olduğunu görmüş ve bunu eserlerinde anlatmış. Apollon, günümüze dek yansıyan eserlerinde yer verdiği görüşlerinde, 'Toprak insanların süt annesidir, besleyicisidir. Buna rağmen insanlar toprağın çığlıklarını duymamış gibi giysi ve besin elde etmek için hayvanlara karşı kılıçlarını bilemektedir. Elimi kana bulasaydım, ne denli bir yanlış yapardım bilemezsiniz. Öyle yapsaydım Tanrı'nın sesi beni arı olmayan bir yaratık gibi bırakır giderdi' demiş. Bu nedenle Apollon beynin çalışmasını yavaşlattığı gerekçesiyle etle beslenmemiş. Et yerine tahıl,sebze ve meyve yemeyi tercih etmiş. Apollon kendisine ağırlayan krallardan kendisine ekmek, kuru meyve ve kendi kendine yetişen yabani sebzeler vermelerini istemiş. Vejetaryenliği o kadar ileriymiş ki hayvan derisinden yapılan ayakkabıları ve giysileri giymiyor, kendisine söğüt dallarından ayakkabılar örüyor, keten giysiler giyiyormuş. Bunlarla örtünüp, yatıldığında insanın uykusunun da arı gibi saf, görülen düşlerin de kendisi gibi yaşayan birisi için gerçeğe daha yakın olacağını savunmuş.''
Aytunç Altındal: “İsa’nın hayatında anlatılanlar Apolloniusun hayatından alınan epizotlar yani Tyanalı Apolloniusun hayattayken yaptıklarını İsa yapmış gibi almışlar. Kimler almış İsa’nın ölümünden yüzyıllar sonra Yani 325 yılında yani İstanbul’u kuran İmparator Kostantinin emriyle yapılan düzeltmelerden ibarettir. Kuran’ı Kerim’de okuduğumuz zaman çok doğru bir olay vardır. Diyor ki İsa’yı çarmıha germediler ona benzeyen birini çarmıhta öldürdüler. İsa’ya benzemeyen birisi çarmıhta öldürüldüyse İsa ölmedi. Bize göre İsa peygamber, ama Hıristiyanlara göre tanrı. Hıristiyanlar için İsa gelmiştir çarmıha gerilerek öldürülmüştür, üç gün sonra dirilmiştir, dirildiği içindir ki Hıristiyanlık vardır. İslam dininde insanoğlunun tanrı olması mümkün değildir. Dolayısıyla aramızda böylesine derin ayrım var. Onlar başka bir olaya inanıyorlar, biz başka bir olaya bağlıyız. İnançla imam iki farklı olaydır. İnançlı insanlar vardır, Apollonius inançlı bir insandır. Onun kafasındaki tek tanrı bizim kafamızdaki tek tanrıya uymaya bilir. Ama tek tanrıcı bir insandır. Apollonius inançlı ama imamsız bir adamdı. Felsefesi itibariyle de inançlılığı savunuyordu”
Ömer Fethi Gürer: “Tyanalı Appolon ile ilgili beslenme üzerine bir Meslek Yüksek okulu burada kurulmalıdır. Tyana antik kentinden farklı yerlere götürülen tarihi eserler tekrar Kemerhisar’a getirilerek Tyanalı Appolon Açık Hava müzesi kurulmalıdır. Tyanalı Appolon yazıları ve kitaplarının da yer alacağı Tyanallı Appolon Kültür evi açılmalıdır. Tyanalı Appolon paneli gelecek yıllarda Tyanallı Appolon felsefe şöleni olarak kutlanmalıdır. Tyanallı Appolon yanında Niğde her köyü, kasabası ilçesi tarihi derinliği ve zenginliği bulunmaktadır. Niğde gerçek anlamda Kapadokya krallığının başkentidir. Torosların Mezopotamya’ya kadar uzanan geçiş kapısıdır. Farklı uygarlıklarında merkezi olmuştur. Bölge tarihi değerleri gibi yetiştirdiği önemli isimleri ile de gündeme taşınmalıdır.”