Mus'ab bin Umeyr, hem annesi hem de babası tarafından Kureyş'in asîl ve zengin bir âilesine mensub idi. Zengin oldukları için gâyet râhat bir hayat sürüyordu.

Muhammed'in insanları İslam'a davet ettiğini duyan Mus'ab bin Umeyr, İbn Erkam'ın evine gelerek İslam'ı kabul eder. Onun Allaha Teslim olduğunu duyan akrabaları onu hapseder. Müminlerin Habeşistan'a hicret edeceğini duyan Mus'ab, kaçarak hicret kervanına katılır ve Habeşistan'a gider.

Bir süre sonra Habeşistan'dan döndü.


Mus'ab, Uhud savaşına da katıldı. Yine sancağı o taşıyordu.

Bu savaşta Hz.Muhammed'in yanından ayrılmayarak saldıranlara karşı koyuyordu.

Müşrik ordusundan İbn-i Kâmia adında biri Hz.Muhammed'e saldırırken, Mus'ab bin Umeyr onun karşısına çıktı. Bu müşrik, bir kılıç darbesiyle Mus'ab bin Umeyr'in sağ kolunu kesti. Mus'ab bunun üzerine sancağı derhâl sol eline aldı.
İkinci bir darbe ile sol kolu da kesilince, sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne bastırdı.
Mus'ab bin Umeyr'in üzerine hücum eden İbn-i Kâmia, vücûduna bir mızrak sapladı ve Mus'ab bin Umeyr yere yıkılıp şehit oldu.

Mus'ab bin Umeyr zırh giydiği zaman, Hz.Muhammed'e benzediği için müşrikler onu şehit edince onu öldürdüklerini zannetmişlerdi.

23- Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiç bir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler. (Ahzab)

Daha sonra Mus'ab bin Umeyr'e kefen olarak bir şey bulunamamıştı. Mekke'nin en zengin iki ailesinden birinin çocuğu olan Mus'ab bin Umeyr'in örtünecek kefeni yoktu. Vücûdu kaftanı ile ve ayak tarafı da otlarla örtülmek sûretiyle defnedildi.

Habbâb bin Eret der ki:
Mus'ab bin Umeyr, Uhud'da şehit edilince, kendisini saracak kısa bir hırkadan başka bir şey bulunamadı. Hırkayı baş tarafına çektik, ayakları açıldı. Ayaklarına çektik, baş tarafı açıldı. Resûlullah bize:
- Onu baş tarafına çekiniz! Ayaklarını otlarla kapatınız! buyurdu.