Merhamet eden Allahın adıyla...
Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda (barışı) selâmı yayın!
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce hayırlı ameller işlemede acele edin. Kişi o fitnelerde mü`min olarak sabaha erer, aksama kafir olur; mü`min olarak aksama erer, sabaha kafir çıkar. Dinini basit bir dünya menfaatine satar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Yanındakiler, "Bize ne emredersiniz?" dediler. "Evinizin demirbaşları olun!" buyurdu. Öyleyse (fitne zamannında) yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da tasa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem`in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil. )
Hz. Muhammed, "Fitneler, tıpkı kamışlardan örülen hasır gibi, insanların kalbine çubuk çubuk atılır. Hangi kalbe bir fitne nüfuz ederse onda siyah bir leke hasıl olur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek hasıl olur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar: Biri cilalı taş gibi bembeyazdır; dünyalar durdukça buna hiçbir fitne zarar vermez. Diğeri ise, alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp, ne iyiyi iyi bilir, ne de kötüyü kötü. O, hevadan kendisine ne yutturulmuşsa, onu hak veya batıl bilir."
Bu rivayette Hz. Huzeyfe der ki: "Ey Ömer! Seninle o fitne arasında kapalı bir kapı vardır kırılması yakındır!" Hz. Ömer atıldı: "Ey babasız kalasıca! O kırılacak mı? Keşke açılsaydı. Böylece tekrar kapatılarak eski normal hale dönülürdü!" Huzeyfe der ki: "Ben ona bu kapı ile öldürülecek veya ölecek bir şahsın kinaye edildiğini bildiren bir hadis söyledim. Mugalata etmedim."
Hz. Ömer, “Duyduğuma göre özel meclisler ediniyormuşsunuz. Öyle ki meclisler parsellenmiş ve iki kişi bir araya geldiğinde; bu filanın arkadaş grubundan, bu filanın ekibinden deniyormuş.
Allah’a yemin ederim ki; bu durum hem dinimiz, hem şerefimiz, hem de huzur ve güvenimiz açısından ciddi bir tehlikedir. Bu hal sizden sonra gelenlerin İslam’ı parça parça bölerek bu filanın görüşü, şu filanın görüşüdür demelerine yol açar, meclislerinizi birleştirin, birlikte oturun. Böyle yapmanız dostluğunuzun daha devamlı olmasını, insanlar arasında daha heybetli gözükmenizi sağlar.”
“Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Teslimin din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl olmaz.” (BÜŞRA)
107- Zarar vermek, inkârı (pekiştirmek), mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.
108- Sen bunun içinde hiç bir zaman durma. Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda durmana daha uygundur. Onda, arınmayı içten arzulayan adamlar vardır. Allah arınanları sever.
109-Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tövbe)
112- Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen mü'minleri müjdele. (Tövbe)
53 - De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü aşan kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." (Zümer) (EBRAR)
(Melisa)
10- Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz.
11- Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi kendinizi yadırgayıp küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakablarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.
12- Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın. Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup-sakının. Muhakkak Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.
(Hucurat Suresi) (MELİSA)
Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda (barışı) selâmı yayın!
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce hayırlı ameller işlemede acele edin. Kişi o fitnelerde mü`min olarak sabaha erer, aksama kafir olur; mü`min olarak aksama erer, sabaha kafir çıkar. Dinini basit bir dünya menfaatine satar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Yanındakiler, "Bize ne emredersiniz?" dediler. "Evinizin demirbaşları olun!" buyurdu. Öyleyse (fitne zamannında) yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da tasa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem`in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil. )
Hz. Muhammed, "Fitneler, tıpkı kamışlardan örülen hasır gibi, insanların kalbine çubuk çubuk atılır. Hangi kalbe bir fitne nüfuz ederse onda siyah bir leke hasıl olur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek hasıl olur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar: Biri cilalı taş gibi bembeyazdır; dünyalar durdukça buna hiçbir fitne zarar vermez. Diğeri ise, alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp, ne iyiyi iyi bilir, ne de kötüyü kötü. O, hevadan kendisine ne yutturulmuşsa, onu hak veya batıl bilir."
Bu rivayette Hz. Huzeyfe der ki: "Ey Ömer! Seninle o fitne arasında kapalı bir kapı vardır kırılması yakındır!" Hz. Ömer atıldı: "Ey babasız kalasıca! O kırılacak mı? Keşke açılsaydı. Böylece tekrar kapatılarak eski normal hale dönülürdü!" Huzeyfe der ki: "Ben ona bu kapı ile öldürülecek veya ölecek bir şahsın kinaye edildiğini bildiren bir hadis söyledim. Mugalata etmedim."
Hz. Ömer, “Duyduğuma göre özel meclisler ediniyormuşsunuz. Öyle ki meclisler parsellenmiş ve iki kişi bir araya geldiğinde; bu filanın arkadaş grubundan, bu filanın ekibinden deniyormuş.
Allah’a yemin ederim ki; bu durum hem dinimiz, hem şerefimiz, hem de huzur ve güvenimiz açısından ciddi bir tehlikedir. Bu hal sizden sonra gelenlerin İslam’ı parça parça bölerek bu filanın görüşü, şu filanın görüşüdür demelerine yol açar, meclislerinizi birleştirin, birlikte oturun. Böyle yapmanız dostluğunuzun daha devamlı olmasını, insanlar arasında daha heybetli gözükmenizi sağlar.”
“Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Teslimin din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl olmaz.” (BÜŞRA)
107- Zarar vermek, inkârı (pekiştirmek), mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.
108- Sen bunun içinde hiç bir zaman durma. Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda durmana daha uygundur. Onda, arınmayı içten arzulayan adamlar vardır. Allah arınanları sever.
109-Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tövbe)
112- Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen mü'minleri müjdele. (Tövbe)
53 - De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü aşan kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." (Zümer) (EBRAR)
(Melisa)
10- Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz.
11- Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi kendinizi yadırgayıp küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakablarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.
12- Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın. Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup-sakının. Muhakkak Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.
(Hucurat Suresi) (MELİSA)